990’ların sonunda dünyada 1.4 milyon kör çocuk olduğu saptanmıştır. Bu çocukların %75’i geri kalmış ülkelerde yaşamaktadırlar. Körlük prevelansı 0.75/1000 çocuk olup %45’i önlenebilir nedenlere bağlıdır. Her yıl 350 bin yeni kör çocuk dünyaya gelmekte fakat bunların yarısı ilk 2 yaşta ölmektedir. WHO’ya göre en iyi gören gözünde görmenin 0.1’den daha az olduğu çocukların ortadoğu ülkelerinde %40’ı retina, %20’si lens, %15’i göz küresi, %8’i kornea, %7’si optik sinir, %4’ü uvea ve %3’ü de diğer nedenlere bağlı gelişirken olguların %54’ünü herediter hastalıklar oluşturmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde çocuk ve erişkin toplam 1 milyon nüfusta yaklaşık olarak 60 kör çocuk bulunmaktadır. Çocuklarda körlüğe dünyanın en gelişmiş bölgelerinde en az gelişmiş ülkelere kıyasla 10 kat daha az rastlanmaktadır. İngiltere’de yürütülen bir çalışmada çocukluk çağında oluşan körlüklerin %25’inin önlenebilir olduğu bulunmuştur. Bu oranın daha az gelişmiş ülkelerde çok daha yüksek bulunacağı aşikardır.
WHO istatistiklerine göre 0-15 yaş grubunda körlük prevelansı Ortadoğu kuşağında 0.8/1000, Latin Amerika ülkelerinde ise 0.6/1000’dir. Ortadoğu ülkelerinde en sık nedenler arasında sırasıyla retina, lens ve gözün ön segmentindeki hastalıkları kornea, optik sinir, glokom, uvea ve santral sinir sistemi hastalıkları takip etmektedir. Nedenler arasında bebeklerde herediter hastalıklar, hipoksi, iskemi, enfeksiyon ve travma; çocuklarda ise tümör, beslenme, hidrosefali, enfeksiyon, travma ve sistemik hastalıklar yer almaktadır.
WHO tarafından dünyada önlenebilir körlüklere yönelik “Vision 2020” programı başlatılmıştır. Bu program bölgelerin gereksinimlerine göre özelleştirilmekte ve ülkenin sağlık programına entegre edilmeye çalışılmaktadır. Bu çalışmalar arasında kızamık ve kızamıkçık aşılaması, vitamin A desteği, genetik hastalıklara yönelik danışmanlık, katarakt, prematüre retinopatisi ve glokom gibi acilen düzeltilmesi gereken hastalıkları erken saptamaya yönelik tarama programları, az gören çocukların eğitim gereksinimlerine yönelme ve rehabilitasyon programları sayılabilir.
Az Gören Çocuklara Yaklaşım ve Özel Cihazlar
Az gören bebeklerde motor gelişme de beklenenden daha az olmaktadır. Eğer uygun yaklaşım yapılmazsa görme azlığı kalıcı olabilir. Az gören bebeklerde görmeyi azaltan optik nedenler giderildikten sonra, görme çabasını artıracak oyunlarla çocuğun aktif olarak görme işlemine katılması sağlanmalıdır. Örneğin bebeğin görmesi eğer ışık hissi düzeyinde ise bir el fenerine sadece bakması değil aynı zamanda ona dokunması sağlanarak görme ve motor algının birleştirilmesi son derece basit fakat önemli bir yaklaşımdır. Bu şekilde bakmak yerine görmenin uyarılması ile çocuğun görmesi zayıf bile olsa çevresindekileri anlamlandırabilmesi ve motor gelişimi sağlanır.
Bebek ışık hissinden daha iyi bir görme düzeyine sahipse annesinin yüzünü ve mimiklerini takip etmesine fırsat yaratılmalıdır. En azından bir ayna yardımıyla kendi yüzünü ve ışık yansımalarını takip edebilir. Mama sandalyesinde oturabilecek bir çocuğun önündeki tepsiye her defasında bir adet olmak üzere değişik gıdalar konularak tüm duyuları harekete geçirilmelidir; bakması, dokunması, tatması, koklaması ve dil gelişimi bakımından işitmesi sağlanmalıdır. Çocuğun dikkati dağıldığında tepsinin altından cismin hizasında ses çıkarılarak dikkatini tekrar görmeye odaklamasına yardım edilir. Bu işlemde başarılı olmaya başladıktan sonra cisimlerin büyüklüğü giderek küçültülür veya uzaklaştırılır. Görmenin psikofiziksel olarak santral sinir sisteminde öğrenilen aktif bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle az gören bebekler bir köşede kendi hallerine bırakılmamalıdır.
Görmesi yeterli olmakla birlikte anormal gelişen çocuklarda dikkat çekecek bulgular şöyle sıralanabilir; 9 ayda oturamayan, 18 ayda yürüyemeyen veya anlamlı sözcük söylemeyen, 2 yaşta sözcükleri birbirine ekleyemeyen, göz teması kurmayan veya cisimlere olan ilgisini belli etmeyen çocuklar motor ve görme gelişimi yönünden incelenmelidir.
Az gören çocuğun okulda normal müfredata katılabilmesi için çoğunlukla sadece sırasını en öne yaklaştırması, uygun aydınlatma koşulunun sağlanması, tahtaya büyük harflerle yazılması veya büyütülmüş fotokopiler kullanılması bile yeterli olabilmektedir. Retina distrofisi gibi nedenlerle ışıktan rahatsız olan az gören çocuklarda siperlikli şapka ve aşağıya doğru giderek rengi açılan dereceli camlar konforlu ışık düzeyini sağlayabilir.
Az görenlere yönelik cihazlar temelde büyüteç ve teleskop prensiplerini kullanır. Üç yaşından itibaren çocuklar bu tür cihazlardan yararlanmaya başlayabilir (Resim 2-36). Genellikle yakın mesafedeki uğraşılar için elde tutulan veya sayfa üzerinde gezdirilebilen büyüteçler yeterli olabilir. Bazen gözlüğe takılan veya elde tutulan teleskoplardan da yakın ve uzak görme için yararlanılabilir (www.lighthouse.org gibi adreslerden bu tür araçlar ve nasıl kullanılabileceği ile ilgili bilgi elde edilebilir).
Çocuğun bu tür cihazlardan en fazla nasıl ve nerede faydalanabileceği konusunda az görenler kliniğinde alıştırma programından geçmesi gerekebilir. Çocuklar kozmetik nedenlerle bu cihazları kullanmaya itiraz edebilirler. Günümüzde her çeşit kamera görüntüsü arzu edilen büyüklükte ve formatta kolaylıkla televizyon monitörüne aktarılabilmektedir. Örneğin bazı durumlarda beyaz zemin üzerine siyah harf yerine siyah zemin üzerine beyaz harf daha kolay ayrımlanabilmektedir. Bu tür basit teknolojiler az gören bir çocuğun okul ve sosyal hayatını çok olumlu etkileyebilir.
© 2022 PROF. DR. E.CUMHUR ŞENER. All Rights Reserved Designed by | OXIT BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ